Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyet Koordinatörü Funda Aktan ve Kapadokya Araştırmaları Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Şükran Ünser, katıldıkları televizyon programında Dünya Turizm Örgütü tarafından en iyi turizm köyü ilan edilen, Kapadokya Üniversitesi’nin merkezinin de bulunduğu Mustafapaşa köyü ve eğitim hayatı konuştu.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), Mayıs 2021’de başlattığı program ile toplumlarını, yerel adetlerini ve kültürel miraslarını koruyan en iyi turizm köylerini 2021 yılının Aralık ayında belirlemişti. İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen örgütün 24’üncü genel kurulunda, Kapadokya Üniversitesinin merkezinin bulunduğu Nevşehir’in Ürgüp ilçesindeki Mustafapaşa (Sinasos) köyü, Dünya Turizm Örgütü tarafından “En İyi Turizm Köyü” ilan edilmişti. Türkiye’nin merkezi bir köy de bulunan tek yükseköğretim kurumu olan Kapadokya Üniversitesi, 2005 yılında Mustafapaşa’da kuruldu. Üniversite, Mustafapaşa’nın kültürel mirasının restorasyon yolu ile korunması, köy içi çevre düzenlemeleri, cephe tasarımları, sokak hayvanlarının korunması, yenilenebilir enerji kullanımı, atık yönetimi programı, yerel istihdam yaratma, yaşam boyu öğrenme imkânları, bölgesel eğitim bursları verilmesi, sıcak hava balonculuğunun geliştirilmesi gibi pek çok alanda bölgenin kalkınmasına ve gelişimine yönelik hizmet veriyor. Mustafapaşa yapılarının, ikamet eden yerel halkla birlikte tarihçelerinin hazırlanması, köydeki yapıların tabelalandırılması ile turizme açılması, Mustafapaşaportalının (mustafapasakapadokya.org) kurulması, üniversitenin köyün sürdürülebilir kalkınmasına yönelik çalışmalarından yalnızca bazıları.
Aktan: Tarihi binalar insan nefesi ile ayakta kalır
Programda konuşan Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyet Koordinatörü Funda Aktan, Mustafapaşa Köyünün kültürel mirasına dikkat çekerek, “Henüz Rum’lardan önce 1820’de Mustafapaşa’da okul kurulduğunu biliyoruz. Türkiye’nin merkezi bir köyde bulunan tek yükseköğretim kurumu üniversitemizdir. KÜN, Kurulduğu günden bu yana, yapılanmasını ve gelişimini sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda yürütmektedir. Tarihi binalar insan nefesi ile ayakta kalır. Bizim okulumuzda bunun tam bir örneğini görüyoruz. Örneğin, Mustafapaşa’nın en önemli ve görkemli Osmanlı eseri olan yapı, üniversitemizin eğitim binası olarak hizmet veren Mehmet Şakir Paşa Medresesi’dir” dedi.
Nitelikli eğitimin önemine de değinen Aktan, “Hangi alanda eğitim veriyorsanız verin, neyi seçtiyseniz seçin, o alanda en iyisi olmak zorundasınız. Bu öğrenci mezuniyeti sonrası dünyadaki diğer akranlarıyla yenişebilir bilgiyle donatılmış olmalı. Bu farkındalıkla Kapadokya Üniversitesi olarak eğitim faaliyetlerimizi büyük bir özveri ve sorumlulukla sürdürüyoruz” diye konuştu.
Ünser: “Mustafapaşa, geçmişine dokunabildiğimiz nadir bir köy”
Kapadokya Araştırmaları Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Şükran Ünser ise, “Mustafapaşa, belki dünyada da nadir görülen bir durum olarak iyi korunmuş olmasının neticesinde geçmişine net bir şekilde bakabildiğimiz köylerden biri. Kapadokya’nın kalbinde, bölgenin en az bozulmuş yerleşimlerinden biri olan Mustafapaşa, çevreye son derece uygun bir doku sergileyen tarihi binaları bünyesinde barındırıyor. Bugün köyde gördüğümüz eserlerin çoğunun 19’uncu yüzyılda Rumlar tarafından yapıldığını biliyoruz, ancak Müslümanların bölgedeki katkısı da son derece önemli. Özellikle taş işçiliğinde, o müthiş taş evlerin yapımında Türk ustaların parmağı var. Köydeki konakların çoğunu Ürgüplü taş ve duvar ustaları yapmıştır. Mustafapaşa, gerçekten de derinliklerine inildikçe geçmişinin zenginliğiyle dikkat çeken bir yer” ifadelerini kullandı.
Bu kütüphane bir yıldır uyumuyor