Düzce (İHA) – Düzce’de köy evini adeta mini bir fabrikaya çeviren iki ev hanımı, tamamı el işçiliği, Türk motifinin en güzel örneklerini taşıyan ürünlerini internet üzerinden dünyaya pazarlıyor.
Düzce’nin Kazukoğlu Mahallesi’nde oturan 4 çocuk annesi, Kültürel Miras Taşıyıcısı Kültür Bakanlığı İşleme Sanatkarı Fatma Dilber ile 2 çocuk annesi Hümeyra Gaydanoğlu, evlerinin bahçesinde bulunan eski köy evini atölyeye çevirdi. İlk zamanlarda hobi olarak yaptıkları işleri, sosyal medya sayfalarında paylaşan ev hanımları, ürünlerin ilgi gördüğünü fark edince hemen harekete geçti. İlk olarak şirket kuran ev hanımları ardından ürünleri pazarlamaya başladı. İki ev hanımının başlattığı ticaret hamlesi, şimdiler de ise tüm dünyadan ilgi görüyor. Sır üstü dekor, el işlemesi nakış, çeyizlik ürünlerin tamamını elleriyle işleyen kadınlar, bir çok kişiye de ekmek kapısı açmış oldu.
“Hobi olarak yapıyorduk”
Başarı hikayelerini anlatan Fatma Dilber, “4 çocuk annesiyim, arkadaşlarımla hobi olarak yapıyordum. Kurslara gittik, aileden gelende bir kültürel miras vardı, nakış çalışmayı yapıyorduk. Birçok kursa gittik. Yağlı boya, tezhip gibi birçok dersler aldık. El sanatlarına hobi olarak devam ederken sosyal medyadan paylaşımlar yapıyorduk. Talepler üzerine sosyal medyada sayfa açmaya karar verdik. Sayfamızı açtık, kapsamlarımızı genişlettik. Nakıştan, el boyamasına, el yapımı gümüşlerden, çeyizlik ürünlere, ev tekstil ürünlerine kadar. Şu anda sanal pazar yerlerinde dünyanın her yerine satış yapıyoruz. Bir yandan da ev hanımlığı devam ediyor” dedi.
“25 kadından destek alıyoruz”
Osmanlı motiflerinin işlendiği sır üstü dekorlar ile geleneksel nakışların dünyada büyük ilgi gördüğünü, yurt içinden olduğu kadar yurt dışından talep geldiğini belirten Fatma Dilber, Bizim çalışmamız da yeterli gelmiyor, 25 kadından daha destek alıyoruz. Evlerinde nakış yapan kadınlardan çeyizlik ürün temin ediyoruz. Onları bir şirket yapısı altında yasallaştırıp sanal pazar yerlerinde satışını yapıyoruz” diye konuştu.
Her ürünü yaparken ayrı bir heyecan duyduklarını ifade eden Dilber, “Hazırlarken, paketlerken, kargo geldiğinde, kargo giderken. Kendimize yapıyormuş gibi yada kendimize alıyormuş gibi düşünüyoruz. Evimizi atölyeye dönüştürdük. Nakış odamız, boyama odamız var, teşhir odamız var” şeklinde konuştu.
Aileden gelen ve Kültür Bakanlığı tarafından sanatçı olarak kabul edilmesini sağlayan nakış işlemeciliğinin aileden gelen bir miras olduğunu söyleyen Fatma Dilber, “O benim aileden gelen kültürel mirasım. Önce annem ve anneannemden, daha sonra farklı hocalardan farklı tekniklerle dersler alarak geliştirdiğim işlemecilik sanatı. O benim için ayrı bir aşk, onu ayrı tutuyorum. Geleneksel nakışlarımızla, geleneksel desenlerimizle ilgileniyorum. Yıllardır arşiv yapıyorum, işliyorum aslına uygun olarak. Aslında nakış kolay ulaşılır bir sanat. Nakış yapan çok kadınlarımız var. Benim sadece aileden gelen örneklerim, desenlerim biraz daha derinliğim olduğu için konuya biraz daha sanatsal bakıyorum, araştırmalar yapıyorum onları da yaşatmak için kendi çapımda çaba gösteriyorum. Türkiye’nin bir çok noktasından ilgi var. El boyamalarının zaten kıymetini bilen biliyor, el işleri için de öyle. El yapımı, el boyaması, el işlemesi önceliğimiz bunlar ev tekstili daha sonra geliyor. Atölyeden ayrıldıktan sonra ise annelik ev hanımlığı başlıyor, yemek telaşı başlıyor, dersler yapılıyor” dedi.
Gazi babası eskileri yaşatmak istiyor