Çankırı Karatekin Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Çankırı kaya tuzunun en saf haliyle doğada bulunduğunu iddia ederek, denizlerin en temiz olduğu zamanlarda deniz suyunun kurumasıyla oluşmuş bir tuz olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Çankırı tuzunun deniz suyunun kurumasıyla oluştuğunu belirtti. Doç. Dr. Ercoşkun, “Karadeniz ve Akdeniz birleşik tek bir deniz iken daha Anadolu platosu bu bahsettiğimiz denizin altında iken kuzeyde Avrupa ve Asya, güneyde Afrika kıtalarının basıncıyla bizim Karadeniz dağlarımız oluştu. Güneyde Toros dağlarımız oluştu. Bu basınç artışıyla birlikte Anadolu yavaş yavaş yükselmeye başladı. Fakat Anadolu’nun içerisinde kocaman bir deniz ki, bu Hazar Denizi’yle de birleşik. Bilim adamları bu denize ’Tesis Denizi’ demişler. Çankırı bu denizin en dip noktasında yıllar yılı geçen milyonlarca yıl ile birlikte Anadolu platosu yükseliyor” dedi.
“Deniz suyunun kurumasıyla oluşmuş bir tuzdur Çankırı tuzu”
Doç. Dr. Ercoşkun, “Bizim iç deniz kurumaya başlıyor ve belli bir zamandan sonra tuz artık kristalleşmeye başlıyor. Bir diğer ifade ile denizlerin en temiz olduğu zamanlarda deniz suyunun kurumasıyla oluşmuş bir tuzdur Çankırı tuzu. Çankırı’dan başlayıp doğuya doğru gittikçe İskilip, Kırıkkale, Yozgat, Çorum, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kağızman, Iğdır bölgelerinde de tuz var. Bu tuzlar aynı denizin tuzları. Bulundukları coğrafyaya bağlı olarak coğrafyadan bir takım bulaşmalar söz konusu” diye konuştu.
“Tuz bir mineral kaynağı değildir”
Yapılan araştırmalar neticesinde Çankırı tuzunun kaya tuzları içerisinde en saf, en temiz tuzlardan birisi olduğunu iddia eden Doç. Dr. Ercoşkun, şunları kaydetti:
“Tuzlarda kalite kriteri nedir sorusuna özellikle son yıllarda ithal edilen bir takım tuzlarda 87 tane mineral var şeklinde bilgilendirme yapılıyor. Tuz bir mineral kaynağı değildir. Şöyle ki tuzda kalite saflığı ve temizliğidir. Tuzun içerisinde ağır metal bulunmasın. Günümüzde kirlenen denizlerin içerisinden bulaşan civa-katmiyum gibi ağır metal bulunmasın. Yine aynı şekilde mikro plastikler bulunmasın. Hangi denizde olursa olsun deniz tuzu üretiyorsanız o tuzun içerisinde mutlaka mikro plastik söz konusu. Yine Himalaya tuzu içerisinde demiroksit nedeniyle vücudumuzda oldukça oksidasyona neden olan, yaşlanmayı ve genetik deformasyonu, yani kanserlere neden olabilen bir ağır metal haline geliyor diyebilirim. Dolayısıyla Çankırı tuzunun saflığı, temizliği bu noktada öne çıkıyor.”
Doç. Dr. Ercoşkun, Çankırı tuzu ve tuz madenlerinin sadece sporda, turizmde, sağlıkta gıda olarak tüketmek olmadığını, birçok açıdan da faydalanabileceğini sözlerine ekledi.
Eczacılık öğrencilerinden mezuniyet mutluluğu