04 Şubat 2022 Cuma
Günümüzde giderek gelişen bireysel tıp veya kişisel tıp hakkında bilgi veren Medicana Bursa Hastanesi Genetik Uzmanı Prof. Dr. İlhan Sezgin, “Gelişen moleküller teşhis araçları tedavide yeni rehberliklere yol açmıştır. Hedefe yönelik tedaviler için hassas tıp gelişim göstererek yeni tedavilerin önünü açmıştır. Kişiye özgü tedavinin gündeme gelmesi ile etkin tedavi sonuçları elde edilmeye başlandı. Bu da klasik tıp çağından genomik çağın kişisel tıbbına doğru bir gelişme seyri gösterdi ve göstermeye devam etmektedir. Yani bireysel tıpta doğru hasta, doğru ilaç, doğru doz ve doğru zaman kavramları ile hastalara yaklaşım gösterilmektedir. Örnek verecek olursak günümüzde kanser moleküler teşhise göre sınıflandırılarak tedaviye gidilmektedir. Beyin kanseri, metastatik akciğer kanseri, meme kanseri, lösemi ve melonomada yapılan rutin teşhislerle tedavi sürdürülmektedir. Bu rutin teşhisler doktorlara uygun tedavi için bilgi vermektedir. Hekimler, bu yaklaşımı klasik tedavi ve hastalıkları sınıflandırmadan kurtararak bireysel tıpta çok daha iyi sonuçlar almalarını sağlamıştır” dedi.
Bireysel tıbbın genetik gelişme ile doğrudan ilişkili olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Sezgin, “Çünkü bireyi ilgilendiren genetik yaklaşım sergilemektedir. Ayrıca inanılmaz hızda gelişen genetik teknoloji örneğin sanger dizileme, yeni nesil dizileme ile maliyetler azalırken, genetik bilginin tıpta kullanımı giderek artmıştır. Örneğin meme kanserinde tedavi etkin hale gelirken öncesi yapılan genetik analiz ile binlerce inme geçirecek vakaların önüne geçmiş olduğu görülmektedir. Genetik ve moleküler testlerin yapılması ile ilaç seçimi daha doğru ve tutarlı bir şekilde yapılabilmektedir. İlaç uygulamasında deneme ve yanılmadan kaçınılarak tedavi maliyetleri de düşmektedir” diye konuştu.
Tedavi ve yöntemler sonucu elde edilen rakamlar ve verilere de değinen Sezgin, “Risk yönetimi ve hastalıklardan korunmada en iyi örneklerden biri kadınlarda meme kanserinin hayatları boyunca görülme ihtimali yüzde 12 iken, BRCA1 ve BRCA2 mutant gen ve varyasyonlarına sahip kadınlarda bu risk yüzde 65-85’e kadar çıkmaktadır. Bu mutant gene sahip kadınlarda over kanseri görülme riski yüzde 40-50 civarındadır. Bu kadınlarda moleküler testler yapılarak, mamografi sıklığı artırılarak gerekirse proflaktik cerrahi gibi koruyucu tedbirler alınarak hastalıktan korunabilmektedir. Aynı şey tiroid kanserlerinde MEN Tip 2A moleküler teşhisi konan bireylerde tiroidektomi yapılmasına gidilebilmektedir. Sadece verilen bu kısa bilgi ile şu sonuca varabilmekteyiz. Bireysel tıpta hastalığın tanısı net, tutarlı ve erken evrede konabilmektedir. Bu da hastalıktan korunmak için elimize yeni stratejiler verebilmektedir. Böylece hastanın genetik yapısına uygun ilaç verebilmekteyiz ve de düşük etkinlikteki ilaçların gereksiz kullanımı ve toksik etkilerinden hastayı korumuş olurken, hasta memnuniyetini sağlamış ve sağlık sisteminin kalitesini artırmış oluyoruz” şeklinde konuştu.