Bilecik’in Bozüyük ilçesine bağlı Delielmacık köyünde arı çiftliği kuran Hüseyin Kaya, ailesiyle birlikte üretim yapıyor.
Kurduğu çiftlikte arıcılık ile uğraşmaya başlayan Hüseyin Kaya, kısa sürede gelir elde etmeye başladı. Ardından arıcılık ile ilgili birçok ürün yapmaya başlayan Kaya, ailesini de işin içine çekti. Aynı zamanda öğretmen olan Kaya, arıcılıkla ilgili eğitimler de veriyor. Arı sütü üretiminin diğer arı ürünlerine göre daha meşakkatli ve karmaşık olduğunu belirten Hüseyin Kaya, düzenli ve sistemli çalışmayı gerektiren ve aile bireylerinin de üretim sürecine katılmasını zorunlu kılan bir üretim türü olduğunu söyledi.
“Arı sütü için temizlik şart”
Arı sütü üretiminde temizliğin son derece önemli olduğunu ve bu yüzden arı sütü üretimi yapabilmek için hijyenik bir üretim odası gerektiğini ifade eden Kaya, “Üretim süreci boyunca sıcak, soğuk, yağmur, çamur dinlemeden her gün ekip olarak çalışmayı gerektiren bir üretim şekli. Bölgemiz genel olarak uzun süreli üretime uygun değil ancak tarımsal faaliyetin olmaması nedeniyle çok kaliteli ürünler elde etme imkanı veriyor. Burada organik standartlarda üretim yapabiliyoruz. Bizim kullandığımız yöntemde başlatıcı ve besleyici koloniler düzenleniyor. Ayrıca başlatıcı kolonileri destekleyen koloniler hazırlanıyor. Özel olarak hazırlanmış süt şeritlerine larva transferi yapılıyor. Larva transferi yapılmış arı sütü çerçeveleri kraliçesiz olarak düzenlenmiş kolonilere verilerek burada ilk kabul sağlanıyor. Ertesi gün başlatıcı kolonilerden alınan süt çerçeveleri besleyici kolonilere dağıtılıyor. İki gün süreyle de besleyici kolonilerde tutulan bu çerçeveler toplanarak hasat yapılıyor. Besleyici koloniler iki grup olarak hazırlandığı için her gün bir gruptan hasat yapılıp, başlatılmış olan çerçeveler veriliyor. Bu döngü üretim süreci boyunca her gün tekrar edip gidiyor” dedi.
“Ülkemizde yaklaşık 2 bin kilogram civarı arı sütü üretimi yapılıyor”
Üretimin iç piyasadaki ihtiyacı karşılayamadığını ifade eden Kaya, “Bu yüzden talebin yüzde 90’ından fazlası Çin’den ithal ediliyor. Biz arı sütü üretimine başladığımızda ülkemizde arı sütü üretimi yapan işletme sayısı 50’den azdı, bugün muhtemelen 150 civarında. Arı sütünde kaliteyi belirleyen, içeriğinde bulunan 10 HDA (10 Hidroxy Delta 2 decenoik asit). Çin’den ithal edilen ürünlerde HDA çok düşük geliyor. Bu nedenle tüketicilerimiz yerli arı sütünü tercih ediyor doğal olarak. İç piyasada yerli arı sütü diye satılan çok miktarda Çin sütü söz konusu maalesef” dedi.
Arı sütü ve faydaları hakkında da bilgi veren Kaya, “Arı sütü genellikle 6-12 günlük bakıcı arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları acımtırak ve asitli yapıda besin değeri yüksek bir maddedir. Arılar bu maddeyi özellikle kraliçe arıyı, kraliçe
adaylarını ve kısmen de 0-3 günlük genç arıları beslemek için salgılarlar. Arı sütü öylesine etkili bir besin maddesidir ki benzer yumurtadan meydana gelen işçi arılar en uzun yaşadıkları dönemde birkaç ay yaşarken sürekli arı sütüyle beslenen kraliçe arı 6-7 yıla kadar yaşayabilmektedir. Kraliçe arı aktif sezonda her gün kendi ağırlığı kadar yumurta yapabilmektedir. İşçi arılar bazı hastalıklara yakalanırken, kraliçe arı hastalıklara yakalanmamaktadır” diye konuştu.
“Kanser türlerini önleme gibi birçok faydası var”
Arı sütünün sağlığa faydalarına değinen Kaya, “Arı sütünün sağlığa faydaları arasında kemoterapide yardımın yanı sıra belirli kanser türlerini önleme, kan basıncı düşürme, kısırlığı tedavi etme, kolesterol seviyelerini düşürme, karaciğeri koruma, iltihabı azaltma, sindirim bozukluklarını iyileştirme, erken yaşlanmayı önleme, kilo vermeye yardımcı olma, cildi güzelleştirme sayılabilir. Arı sütü, yetişkinler için günlük yarım çay kaşığı- bir çay kaşığı kadar, çocuklarda ise bu miktarın yarısı kadar tüketim önerilir. Bu miktar arı sütü tahta veya plastik kaşık kullanılarak doğrudan dil altından alınabileceği gibi bal, meyve suyu gibi gıdalarla karıştırılarak da tüketilebilir. Arı sütü diğer arı ürünlerine göre ısıya daha duyarlı bir besin maddesi. Bu nedenle hasattan itibaren soğuk zincirde muhafaza ediyoruz. Müşterilerimize de eğer uzun süre bekleyecekse derin dondurucuda, değilse artı 4 derecede muhafaza etmelerini öneriyoruz” şeklinde konuştu.
Trabzon’daki oto pazarı son yılların en durgun dönemini yaşıyor