Aslında müsilajın temelinde atık su arıtma tesislerinin yapılmaması ve çalıştırılmaması var. AK Parti dönemindeki İBB müsilajı kendi temizlerken, bu yönetimin bununla ilgili bir projesi de yok” dedi.
AK Parti İBB Meclis Üyesi Özlem Erol, müsilajla ilgili İBB’ye eleştirilerde bulundu. Konu ile ilgili konuşan Erol, Haliç’te her yıl yapılan temizliğin yüzde 8’inin yapıldığını, böylelikle hem Haliç’in, hem de Marmara Denizi’nin daha da kirlettiğini söyledi.
Haliç’i kirlettiğiniz sürece Marmara Denizi’ni kirletmiş oluyorsunuz”
Şu anki İBB yönetiminin Haliç’i daha az temizlediğini belirten AK Parti Meclis Üyesi Özlem Erol, “İlk geldiklerinde yaptıkları ilk iş, temel atmama gibi bir tören düzenleyerek Silahtarağa Projesine son vermek oldu. Öncelikle biz bunun bir şaka olduğunu düşündük. Bir atık su arıtma tesisi yapacaksınız, projesi hazır, alanı hazırlanmış ve bütün fizibilite çalışmaları yapılmış. Siz çıkıp Silahtarağa Arıtma Tesisinin temelini atmıyoruz diye bir tören düzenliyorsunuz. Haliç’te AK Parti döneminde 40-50 bin ton civarında dip çamuru temizliği yapılırdı. 2020 yılında biz dip çamuru temizliği ne kadar diye baktığımızda 50 bin ton planlanmış, ama yapılan temizlik sadece 4 bin ton. Her yıl yapılanın yüzde 8’ini temizlemişler. Haliç’i siz kirlettiğiniz sürece aslında Marmara Denizi’ni de kirletmiş oluyorsunuz” diye konuştu.
“4 buçuk milyon metreküp daha az su arıtmışız”
Atık su arıtma tesislerinin çalıştırılmadığını söyleyen Erol, “Marmara Denizi’nin kirlenmemesi için İstanbul’da 1999 yılından itibaren master bir proje yapılmıştı. Bu proje kapsamında pek çok ileri biyolojik artıma tesisi planlanmıştı. Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti döneminde yapılmış olan arıtma tesisleri ile şuan İstanbul’un yüzde 99 atık suları temizleniyor. Ama bu atık su tesislerini çalıştırırsanız temizlemiş oluyorsunuz. Bu arıtmış olduğunuz suları bizler farklı bir mecramız olmadığı için denize deşarj ediyoruz. Bunların yaklaşık yüzde 55’i ön arıtmalardan çıkan sulardan denize deşarj yapılıyor. Ama geriye kalan yüzde 45’i ileri biyolojik arıtma tesislerinden denize veriliyor. AK Parti döneminde planlanan ve 2021 yılına kadar tamamlanacak olan proje, bütün ön artıma tesislerini, ileri biyolojik arıtma sistemine çevirmekti. İşte bunlardan bir tanesi de Silahtarağa, Tuzla’da yapılan arıtma tesisi, Ataköy 3 ve bunların tamamının bitirilmesiyle biz Marmara Denizi’ni kirletmeden azot ve fosfor oranını düşürerek denize deşarj yapmış olacaktık. Ne yazık ki bu arıtma tesislerinin sayısını arttırmak yerine, sayılarını arttırmadığınız gibi aynı kalmasına rağmen 2018 yılında arıtılan sudan yaklaşık 4 buçuk milyon metreküp daha az su arıtarak denize deşarj etmişiz. 2020 yılında CHP döneminde nasıl oluyor bunu hala anlayamıyoruz, daha az su arıtılıyor. Bu da gösteriyor ki bize mevcut arıtmalarda hiçbir değişiklik olmamasına rağmen demek ki arıtma tesisleri çalıştırılmamış” şeklinde konuştu.
“İBB’nin müsilajla ilgili çalışma yapamadığı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı el attı”
Marmara Denizi’ndeki müsilajı İBB yönetiminin temizlemesi gerektiğini ifade eden Erol, “Şuan Türkiye’de ve Marmara Denizi’nde müsilajı konuşuyoruz. Müsilajın en önemli sebebi havanın ısınmasıyla birlikte denizde azot ve fosfor oranının artması. AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesi döneminde de müsilaj sıkıntısı yaşanmıştı ama o dönem İBB’nin kendi ekipleri, İSKİ ve içindeki pek çok çalışma ekibi bu müsilaj sorununu kendileri çözdüler. İBB’nin şuan ki acziyeti, müsilajla ilgili hiçbir çalışma yapamadığı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı el attı ve şuanda müsilajı temizleme çabası gösteriyor. Aslında müsilajın temelinde daha önce söylediğimiz gibi atık su arıtma tesislerinin yapılmaması ve çalıştırılmaması var. AK Parti dönemindeki İBB müsilajı bile kendi temizlerken, bu yönetimin bununla ilgili bir projeleri, fikirleri ve aktiviteleri de yok. Tek yaptıkları şey suya zam yapmak ve suya zammı konuşmak” şeklinde konuştu.
“Belki İstanbullular temiz su içemeyecek”
İSKİ’nin yatırımlarında düşüş olduğundan bahseden Erol, “2018 yılındaki İSKİ faaliyet raporlarındaki yatırım miktarına baktığımızda yeni yönetimin İSKİ faaliyetinde ve yatırım oranında yüzde 35’e varan bir düşüşe maruz kaldığını gördük. İstanbul’da bütün atık suların arıtılmasından İSKİ sorumlu. Atık su tesislerinin yapımından da İSKİ sorumlu. Hem tehlikeli atıklar, hem içme suyu bütün bu yatırımlar İSKİ’nin sorumluluğu altındadır. Siz yatırım yapamazsanız bir yatırım maliyeti ve faaliyet raporuna bununla ilgili bir bütçe koymazsanız hiçbirisi yapılmamış olur ve İstanbul’daki çevre felaketleri de başlar. İSKİ’nin yatırım bütçesinin düşürülmesinin bir handikapı da yine içme suyu ile ilgili sıkıntılar ortaya çıkabilir. Melen gibi çok büyük bir proje ile İstanbul’da şuan ciddi bir su sıkıntısı yaşanmıyor. Ama bu projenin devamında yapılması gereken arıtma tesisleri vardı. Ömerli Arıtma Tesisi’nin bu arıtma tesisinin yapılması gereken bir kısmı var onu hala bitiremediler. Bahçelievler’de bir tünel var ve bu tünel bitirilmezse İstanbul’a su veremeyeceksiniz. Taşoluk’taki arıtma tesisi hala bitirilemedi. Sadece arıtmayla alakalı konuları konuştuk ama asıl mesele belki İstanbullular temiz su içemeyecek” ifadelerini kullandı.
Serbest piyasada döviz fiyatları