Marmara Denizi’ni etkisi altına alan müsilaj (deniz salyası) tehdidi devam ederken, buna sebep olan kirliliğin İzmir Körfezi’nde yoğun şekilde görülmeye başlanması vatandaşları tedirgin etti. Sahilde dolaşırken pis kokudan dolayı burun tıkayan vatandaşlar, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e tepki gösterirken, balıkçılılar da körfezden tutulan balıkların yenilemeyeceğini öne sürdü.
Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Doğan Yaşar, söz konusu kirliliğin sebebinin körfeze akan derelerdeki kaçaklar olduğunu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yüzülebilir körfez vaadinin 3 sene sonra değil, 33 sene sonra bile gerçekleşemeyeceğini söyledi.
Geçtiğimiz haftalarda İzmir Körfezine bırakılar atık suların sosyal medyada büyük tepkiye neden olmasının ardından kısa bir zaman geçmesine rağmen, İzmir Körfezi’ne derelerden akan sular yine kötü koku oluşmasına sebep oldu. Bölgedeki canlıların yaşamını tehdit eden ve çevre felaketine neden olan atık su, körfezi adeta zehirlerken, özellikle iç körfezin en iç ve en sığ bölgesinden denize karışan dere sularındaki kirlilik vatandaşı da isyan ettirdi. Derelerden denize karışan suda pet şişeden, plastik atıklara, gıda ambalajlarından giyim ürünlerine kadar her türlü pisliğin aktığı denizdeki kirlilik, büyük tepki topladı.
Derelerin denize karıştığı yere yakın olan sahile hava almaya gelen gençler kötü kokudan dolayı burunlarını kapayarak vakit geçirmek zorunda kaldı. Sahile balık tutmaya gelen bir balıkçı ise, körfezde tuttuğu kefal balıklarının içerinin simsiyah olduğunu ve asla yenmemesi gerektiğini savundu.
Konu hakkında açıklama yapan İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ’3 yıl içinde Konak’tan Karşıyaka’ya yüzeceğim’ sözüne atıfta bulunarak, körfeze akan derelerden pis su aktıkça, değil 3 yıl, 33 yıl sonra bile yüzülemeyeceğini söyledi.
“Mide bulandıran bir koku olduğu için burnumuzu tıkadık”
Sahilde arkadaşıyla vakit geçirmek isteyen gençlerden Efecan Güngör (16), kötü kokudan dolayı midelerinin bulandığını ve burunlarını tıkamak zorunda kaldıklarını söyledi. Güngör, “Biz eskiden buraya gelip piknik yapardık. Bu kokular yüzünden artık kimse gelemiyor buralara. Kötü koku yüzünden kimse memnun değil ve sahil de gördüğünüz gibi bomboş. Mide bulandıran bir koku olduğu için burnumuzu tıkadık arkadaşımla. İzmir Büyükşehir Belediyesi bundan sorumlu. Yetkililerin buraya bir çözüm bulmasını istiyoruz artık. Çok aşırı hissedilir bir koku olduğu için acilen bir çözüm bulunmasını istiyoruz” diye konuştu.
Körfezde tutulan kefalleri yemeyin
İzmir Körfezi’ndeki kirlilik sebebiyle, yüzeyde beslenen balıkların tüketilmemesi gerektiğini söyleyen balıkçı Abdullah Turan (50) isimli vatandaş, son dönemde balıkların içlerinin hep simsiyah olduğunu vurguladı. Turan, “Bu körfezde yenilecek olan balıklar çipura, levrek, lidaki ve çinekop balığı. Diğer balıklar yenmez; özellikle kefal… Çünkü kefaller burada lağım ağızlarında beslendiği için ne bulursa yiyor. Tuttuğumuzda görüyoruz; içleri hep pis, simsiyah… Eskiden yakaladığımız balıklar tertemiz, içleri bembeyazdı. Ama özellikle bu son 20 senedir maalesef çok pis. Körfeze akan kanal suyu ve lağımdan gelen pis sular nedeniyle ne bulursanız var şu an denizde maalesef. İzmir Körfezi’nde tutulan kefal balığı yenmez. Vatandaşlarımız yemesinler bence. Yetkililerden bu denizin temizlenmesini istiyoruz. Körfeze akan lağımın yok edilmesi, kapatılması veya suların arıtılması gerekiyor. Rögar ve katı atıkların denize pis bir şekilde akıtılması bence doğru bir şey değil” açıklamasında bulundu.
1 milyar dolara yakın para harcandı
İzmir Körfezi’ndeki kirlilik sorununa dair açıklama yapan İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, Yeşildere ve Halkapınar’dan körfeze pis su aktığını söyleyerek, bu bölgelerden derelere akan çok sayıda kaçak atık olduğunu bildirdi. Bu kaçakların önüne geçilmesi için belediyeye seslenen Prof. Dr. Yaşar, “2002 yılına kadar İzmir Körfezi’ne akan 128 tane kanalizasyon vardı ve bu adeta bir foseptik çukuru gibi kullanılıyordu. 2002 yılında Büyük Kanal projesi yapılarak 1 milyar dolara yakın para harcandı. 2002 yılında Körfez mavileşmeye başladı ama sonra durdu. Körfezde ne zaman yüzeceğiz sorusu hakimdi. Ben de o yıllarda verdiğim bir demeçte dedim ki, ’Yeşildere’ye, Halkapınar’a gidip bir çekim yapın; ne zaman oralardan temiz su gelirse, ondan bir yıl sonra rahat yüzeriz. Şimdi hala oradan pis su akıyor. Çünkü oralara giden çok fazla kaçak var. Bu kaçaklar fabrikalardan geliyor. Derelerden akan sular pis, simsiyah akıyor. Eğer derelerden gelen sular kirliyse, orada mutlaka bir kaçak var demektir. Ben daha yeni gördüm, Halkapınar’da hala pis su akıyor. Tadilat sırasında bir by-pass yapılır ve kirli su tahliye edilebilir ama bu kirli su sürekli akıyor. Büyükşehir Belediyesi’nin ciddi anlamda hem fabrikaları kontrol etmesi lazım, hem de bu kirli su akışını kontrol etmesi lazım” diye konuştu.
Kirlilik nedeniyle deniz marulu görüldü
Körfezdeki kirlilik nedeniyle tıpkı müsilaj gibi bir çevre sorunu olan deniz marulunun İzmir Körfezi’nde görüldüğünü, bunun da ciddi bir problem olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Yaşar, “Çok ciddi anlamda körfeze kirli su geliyor. Bu kirli su sebebiyle de körfezde Kasım ve Mayıs aylarında Deniz marulu görüldü. Bu şu anlama geliyor: Deniz rahatsız. O canlılar kıyıya doğru bir isyan başlatıyor. Körfeze akan su ile alakalı arıtma tesislerinin sübvanse edilmesi gerekiyor artık. Eskiden kontrol edilmeli diyorduk ama olmuyor” dedi.
Hala iç körfez kokuyor; hala pis ve hala yüzülemiyor
İzmir Körfezi’nin temizlenmesi için 19 yıldır 1 milyar dolara yakın para harcandığını, bunlara rağmen bir çözüm üretilmediğini söyleyen Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Özellikle Marmara’daki deniz salyası olayından sonra bu konuda çok netleştim. İzmir Körfezi’ndeki arıtma tesislerinin sübvanse edilmesi lazım. Denizlerimizi öldürüyorlar. Denizlerimiz bizim ekonomik geçim kaynağımız aynı zamanda hem Ege’de hem de Marmara’da. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ciddi anlamda bunu artık yapması lazım. Marmara’daki müsilaj sorunu arıtılma yapılmadığı için oluştu. İzmir’de arıtılıyor su, evet güzel; ama iç körfeze hala haldır haldır kirli su akıyor. Tam 19 yıl oldu, 19 yıldan bu yana körfez için 1 milyar dolara yakın para harcandı. Hala iç körfez kokuyor; hala pis ve hala yüzülemiyor. Peki o zaman biz niye verdik bu 1 milyar doları?” sözlerine yer verdi.
“33 yıl sonra bile yüzemezsiniz!”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ’3 sene sonra Konak’tan Karşıyaka’ya yüzeceğim sözüne atıfta bulunan Prof. Dr. Doğan Yaşar, ’Değil 3 sene, 33 sene sonra bile yüzemezsiniz’ açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Yaşar, “Burada artık yüzülmesi lazım. 70’li yıllarda insanlar burada denize giriyorlardı; Halkapınar’da da yüzülüyordu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, seçim vaadinde ’3 sene sonra burada yüzeceğiz’ dedi. Sonra bir daha 3 yıl sonra dedi. Ben de kendisine dedim ki, ’33 yıl sonra bile yüzemezsiniz!’ Başkan Soyer’in, yerel yöneticilerin biraz bilime inanması lazım. Ben 2003 yılından beri defaatle anlatıyorum zaten neden yüzülemeyeceğini. Bu körfezin nasıl temizlenmesi gerektiğini o yıllardan beri anlatıyorum. Siz fabrika atıklarının derelere karışmasına izin verirseniz, buna göz yumarsanız, körfeze pis su akışını engellemezseniz, bu körfezde yüzemezsiniz. Göz yumuyorlar demek ki, göz yummasalar bu derelerden neden simsiyah su aksın ki? Sıkı kontrol ettiklerini söylüyorlar. Sıkı kontrol etseler tertemiz su gelir” diye konuştu.
7 yıl sonra gelen zaferin mutluluğunu yaşıyor